Adnan Oktar belgeseli kime mesaj gönderiyor?

Adnan Oktar örgütüyle ilgili yayınlanan belgesel birçok tartışmaya yol açtı. Belgesel, bir babanın önce eşinin sonra kız çocuklarının Adnan Oktar örgütü tarafından nasıl alıkonulduğunun ve istismar edildiğinin hikayesiyle başlıyor ve Adnan Oktar örgütünün bugüne kadar nasıl büyüdüğü anlatıyor. Belgeseldeki en çarpıcı iddialardan biri, Tabibler Birliği eski başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın Adnan Oktar örgütünü sahte işkence raporlarıyla bir soruşturmadan kurtarmasıyla ilgili. Tabipler Birliği Başkanıyken PKK elebaşı Öcalan’a özgürlük isteyen Fincancı’nın başka bir örgütü aklamaya çalışması şaşırtıcı değil.

Üstelik, hem sahip çıktığı PKK hem de sahte sağlık raporlarıyla kurtardığı Adnan Oktar örgütünün ortak noktası iki örgütün de İsrail tarafından desteklenmeleri. Burada ilginç olan gazeteci Fatih Altaylı’nın, Fincancı’nın sahte rapor düzenlemesini özgürlükçü olmasına bağlayarak meşrulaştırmaya çalışması. 1:08:29-1:08:55 “Ben Şebnem Korur Fincancı’nın…düşündüm [hep](https://www. youtube.

com/watch? v=2nL5XRBhykk)” Ancak belgeselle ilgili gözden kaçırılan asıl nokta çok farklı. Çünkü belgeselde anlatılanlar bugüne kadar zaten bildiğimiz şeylerdi.

Bu yüzden anlatılanlardan daha önemli olan, belgeselin zamanlaması. Belgeseli yapan kanal 140journos. 140journos hem Amerikalı Chrest Vakfı hem de Firedrich Naumann Vakfı gibi Avrupalı vakıflar tarafından finanse edilen bir kanal. Tabi bu yüzden yaptıkları bütün belgeseller ya hükümeti eleştirmek, ya muhalefeti güzellemek ya da üstü kapalı terör propagandası yapmak ile ilgili.

İşte 140journosun Adnan oktar belgeselinin zamanlaması da bu yüzden çok önemli. Kanal, Adnan Oktar ile ilgili ilk belgeselini İsrail-Filistin savaşından bir hafta önce yayınlamıştı. Ardından İsrail’in Filistin’de, özellikle Gazze’deki işgal ve soykırımı şiddetlenince Avrupa halkları sokaklara döküldü ve kendi hükümetlerinin bu soykırıma göz yummalarına hatta bu soykırıma açıkça destek olmalarına karşı seslerini yükselttiler. Tam bu süreçte Epstein olayı olarak bilinen skandal patladı.

Epstein İsrail ve istihbarat örgütü Mossad ile bağlantısı olan bir iş adamıydı ve ABD başkanlarının, meşhur milyarderlerin ve sanatçıların istismar etmesi için kız çocuklarını kaçırıp pazarlayan küresel pedofili ağını yönetiyordu. Böylece İsrail istihbaratı Epstein üzerinden Amerikalı siyasetçilere ve milyarderlere şantaj yapıyor ve onların İsrail’in çıkarlarına hizmet etmelerini sağlıyordu. İsrail’in Gazze’deki soykırımına dünyadan tepkiler yükselince küreselciler olarak bilinen klik tarafından İsrail’in işgali hafifletmesi yönünde bir baskı oluşmaya başlamıştı. Çünkü küreselciler, küresel şirketlerin ve sahip oldukları teknolojilerin mutlak hakimiyetinde bir dünya düzeni kurmaya çalışıyorlar.

Son 70 yıldır ABD’nin ve İsrail’in Ortadoğu’daki çıkarları örtüştüğü sürece siyonizm ile işbirliğine devam etmişlerdi. Ancak ABD küresel gücünü kaybediyor ve küreselcilerin inşa etmek istedikleri dünya düzeninde, İsrail gibi bölgesel ve küresel istikrarı tehlikeye atabilecek haydut ve işgalci devletlere yer yok. İşte İsrail, küreselci tarafta yer alan ve pedofili ağıyla ilgisi olan kişileri Epstein skandalıyla kısmen de olsa ifşa etmiş ve küreselcilerin baskısını savuşturmuştu. Bu sefer karşı taraftan bir hamle geldi ve Amerika’daki Yahudi gruplara ait sinagoglarda gizli tüneller ortaya çıkartıldı.

Bu gizli tünellerin de çocuk kaçakçılığı ve Siyonistlere ait pedofili ağlarıyla bağlantılı olduğu gündeme geldi. Bu hesaplaşmada son hamle küreselci tarafın finanse ettiği 140journos’tan gelmiş oldu. Televizyon kanalında Yahudi hahamları misafir eden, İsrail basınında İsrail yanlısı olarak bilinen Adnan Oktar’ın örgütü de yıllarca genç kızları kandırmış ve örgütün siyasi çıkarları için şantaj amacıyla istismar etmişti. Yani İsrail ve Mossad’ın pedofili ve şantaj ağlarından birisi de Türkiye’de Adnan Oktar örgütünün kontrolündeydi.

Küreselciler tarafından finanse edilen 140journos Adnan Oktar belgeselini tam böyle bir zamanda yayınlayarak hem Epstein ifşasına karşılık vermiş oluyor hem de İsrail’i biraz daha söz dinlemesi için yıpratmaya ve zapt etmeye çalışıyor. Küreselcilerin soykırımcı İsrail’i zapt etmeye çalışması kulağa güzel gelse de İsrail’i bugüne kadar bu kadar arsızlaştıran ve kan döktüren de aynı güçler. Yani bugün İsrail’e sopa göstermeleri iyi niyetlerinden değil, sadece çıkarları öyle gerektirdiği için. Bu olaydan çıkaracağımız iki sonuç var.

Bazı küresel güçler dünyada dengeleri değiştiriyorlar ve küstahça davranan İsrail’e böyle bir tabloda ne kadar sabredecekleri belirsiz. Bu yüzden İsrail yeni düzende tasfiye edilebilir ve İsrail tasfiye edilecekse bu tasfiye yine onu bu konuma getiren güçlerin eliyle olacak. Küresel güçlerin, dünyanın dengeleriyle oynayabilmelerine imkan tanıyan en büyük silahları, medya ve algı güçleri. Türkiye atlattığı bütün sorunlara rağmen bütün güçler için hep en kritik ülkelerden biri oldu.

Bu yüzden Türkiye’de 140journos gibi kanallar kurup farklı vakıflarla finanse etmeleri de, Mossad gibi istihbarat örgütlerinin Adnan Oktar gibi sapkın örgütleri kurup, toplumdaki İslam algısına zarar vermeleri de bir amaç ve plan doğrultusunda attıkları adımlar.

Arkasında kimlerin olduğu bilinen birileri size bir anda çıkıp bir şeyler göstermeye çalışıyorsa, gösterdikleri renkli, ışıltılı şeylere değil, bu renkli şeylerin arkasında gizledikleri karanlık amaçlarına odaklanmanız gerekiyor.