Çin kapanmalarla neyi amaçlıyor?
Son iki yıldır Çin hükumetinin ilginç hatta saçma uygulamalarını duymuşsunuzdur. Bitkilere ve ekinlere PCR testi yapılması gibi bilimsel uygulamalardan bahsediyorum. Tabi Çin’de bundan daha korkunç uygulamalar da var ve bu uygulamalar hepimizi ilgilendiriyor. Çin hükumeti hala çok sert kapanma politikaları uyguluyor. Şangay’da bu yılın başlarında iki ay süreyle yapılan kapanmalarda insanların evlerinden çıkmalarına izin verilmemişti.
Hatta yemek ve ilaç almak için market ve eczaneye bile gitmelerine izin verilmemişti. Yani açlıktan ya da ilacınızı alamadığınız için ölmenizde bir sorun yoktu, ama ne olursa olsun evinizden çıkıp o korkunç virüsle karşılaşmamalıydınız. Çinliler, birkaç kez bu uygulamalara karşı ayaklansa da bu, Çin hükumetine geri adım attırmadı. Bu kez sert kapanma politikalarına karşı yeni bir protesto dalgası başladı ve bu kez, Doğu Türkistan’lı kardeşlerimiz de bu protestoların merkezinde yer aldı. Peki kapanma politikaları salgını önleyemiyorken ve Çin’in ekonomik büyümesini yavaşlatıyorken, Çin hükumeti neden bu politikalara devam ediyor?
Ve Rockefeller vakfı, Çin’in bu politikaları uygulayacağını 10 yıl önceden nasıl tahmin etti? Rockefeller’ın raporuyla başlayalım. Raporda olası bir salgında Çin’in diğer ülkelerden farklı şekilde, bütün vatandaşlarını zorunlu olarak karantina altına alacağı yazıyordu. Hatta raporda, insanların kameralarla takip edileceği sistemlerden bile bahsedilmişti. Tıpkı Çin’in, sokaklardaki kameralarla insanların bütün davranışlarını takip etmesi gibi.
Bakın bu rapor 2010 yılında yazılmış ve bugünleri çok net şekilde tahmin etmiş. Peki Çin neden böyle bir yöntemi tercih ediyor? Bunu size bir küresel bir haber kaynağı üzerinden anlatayım. Çin’deki en son kapanma karşıtı protestolarda insanlar salgın politikalarını eleştirdiler. -kovid testi istemiyoruz özgürlük istiyoruz https://twitter.
com/i/status/1597091918193647616 Küresel medya şirketi The Conversation’ın bu protestolarla ilgili haberine bakalım. Haberin başlığı şu şekilde, evet, Çin protestoları siyaset ve özgürlükle ilgili. Ama aynı zamanda, COVID’i şimdi serbest bırakırsak, onun neler yapabileceğiyle de ilgili. Haberin detaylarına baktığımızda, Çin hükumetinin kapanma politikalarıyla insanların özgürlüklerini elinden aldığını ve protestoların demokratik bir hak olduğundan bahsediyor.
Ama aynı zamanda, Çin hükumetinin halkını virüsten korumak için bu baskıcı politikaları uyguladığını söylüyor. Yani, hem protestocuları hem de protestoların kaynağına hak veriyor. Alın size, post modern saçmalıklar manzumesi. Peki bu bir tutarsızlık mı yoksa arka planda bilmediğimiz ilişkiler mi var? Bu haberi yapan The Conversation, Uluslararsı Doğruluk Kontrolü Ağı denen bir platformun üyesi.
Bu platform internette dolaşan bilgilerin doğruluğunu kontrol ediyor. Peki neyin doğru neyin yanlış olduğuna kim karar veriyor? Çok açık ki, verdikleri paralarla platformu ayakta tutan küresel şirketler. Örneğin bu platformun destekçileri arasında Microsoft var. Yani salgında en sert kapanmaları savunan milyarder Bill Gates’in kurucusu olduğu şirket.
Aynı zamanda George Soros’un açık toplum vakfı da bu platforma milyonlarca dolar bağışta bulunmuş. Küresel zenginlerin bu bağışları, Allah rızası için yapmadıkları artık herkesin malumu. O halde, neyi amaçladıkları üzerine düşünelim. Örneğin, koronavirüs salgınından yalnızca 3 ay önce yapılan salgın tatbikatında, salgınla ilgili yanlış bilgilerin kontrol edilmesi gerektiğinden bahsetmişlerdi. Yani küresel sermaye destekledikleri bu platformlar ve medya organlarıyla hem neyin doğru olup olmadığına hem de bir konuyla ilgili nasıl düşünmemiz gerektiğine karar veriyor.
Bir yandan Çin’i tamamen kendi kontrolleri altına almak için, bu gibi haberlerle Çin hükumetini yıpratıyorlar. Ama bir yandan da salgını ve kapanmaları kendi amaçları için kullandıklarından, akıl dışı kapanma politikalarına ses çıkartmıyorlar. Peki Çin’in baskıcı salgın politikalarına neden ses çıkartmıyorlar? 12:45-12:56 “But Xi, inspired by Lenin, has gained firm control over the military and all other institutions of repression and surveillance. 9:30-9:47 “Interestingly, the coronavirus reinforced the advantage repressive regimes enjoy by legitimizing the use of personal data for public control purposes.
” https://www. youtube. com/watch? v=suMviHNNk2U
Bahsettiğim medya organlarına milyon dolarlar yağdıran Soros, salgının insanları kontrol etmek için bir fırsat sağladığını kendisi itiraf ediyor. İtiraf etmekle kalmayıp, bu şeytani politikaları desteklediklerini de söylüyorlar. 0:03-0:23 “Thanks also to the leadership of China, in terms of fighting the pandemic, in terms of reinvogarating it. We have now a window of opportunity to create this global reset which we all need. ”
Bunlar sadece, Çin’deki protestolara baktığımızda bizim görebildiklerimiz.
Dünyada olup bitenleri anlamak için olaylara sadece politik değil, post politik yani politikanın ötesinde bakmak gerektiğinin bir göstergesi niteliğinde.