İngiliz aklından Erdoğan’a Kalkınma Yolu mesajı
Bir demiryoluyla Türk siyasetini anlatabilir misiniz? Ben anlatayım. Almanya’nın Cumhurbaşkanı Türkiye’yi ziyaret etti ve önce Türkiye’nin cumhurbaşkanıyla değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’yla görüştü. Bir yabancı ülkenin cumhurbaşkanıyla görüşen belediye başkanı kulağa garip geliyor değil mi? Gelmeli de doğru. Tabi bunu bir de Türkiye cumhurbaşkanı 13 yıl sonra Irak’a gittiği gün Türkiye’ye gelmeyi tercih eden Almanya cumhurbaşkanına sormak lazım.
İşte bu iki ziyaret çok ilginç mesajlar barındırıyor. Çünkü Erdoğan 13 yıl sonra Irak’a gitti ve küresel ticaret yollarını değiştirebilecek Irak Kalkınma Yolu anlaşmasını imzaladı. Aynı gün İstanbul Büyükşehir belediye başkanı İmamoğlu, Almanya cumhurbaşkanını Sirkeci garında karşılıyordu. Sirkeci Garı’nın Almanya için tarihsel bir anlamı var. Çünkü Sirkeci Garı Sultan Abdulhamid döneminde Rumeli Demiryolu’nun İstanbul durağı olarak Almanlara yaptırılmıştı. Ve Rumeli demiryolu Osmanlı’nın batıya açılan ilk kapısı olarak anılıyordu.
Sultan Abdulhamid’in daha önemli projesi de Bağdat demiryolu projesiydi. Sultan Abdulhamid, Bağdat Demiryolu’yla Almanlarla yakınlık kuruyor ve İngilizleri bölgede devre dışı bırakmaya çalışıyordu. Bugünse Erdoğan Bağdat’a gidip, Irak Kalkınma Yolu projesini ilan ediyor ve Bağdat’tan başlayan demiryoluyla Avrupa’ya kadar ticaret ve seyahat yapılabilecek projeyle adeta Sultan Abdulhamid’in Bağdat Demiryolu’nu tekrar canlandırıyordu. Aynı gün İstanbul’un belediye başkanı, Almanya Cumhurbaşkanı’nı bir devlet başkanı edasıyla karşılıyor ve birlikte ilk ziyareti yine Osmanlıyı batıya ilk kez bağlayan demiryolunun ilk durağı olan Sirkeci garına yapıyorlardı. Bütün bu mesajları önemli kılansa İmamoğlu’nun asıl vazifesi olan İstanbul’u ihmal edip, cumhurbaşkanı olma hayali peşinde koşuyor olmasıdır. Sorun, Üsküdar’daki metro istasyonu 15 saat boyunca arızalıyken şehrin belediye başkanının yabancı bir cumhurbaşkanıyla döner kesme merasimi yapmasıdır.
Üstüne Alman cumhurbaşkanı döner keserken eski bir cumhurbaşkanı da kameralara yansıyordu. Eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül. İmamoğlu ile Abdullah Gül’ün ne ilgisi var diye düşünmüş olabilirsiniz. İkisinin de ortak noktası İngiltere’nin gizemli düşünce kuruluşu Chatham House’dan övgü almış siyasetçiler olmaları. Abdullah Gül Chatham House’dan yılın devlet adamı ödülünü alırken, İmamoğlu da belediye başkanı olarak gittiği Londra’da Chatham House’dan plaket almıştı. Erdoğan’nın da Chatham House’da bir konuşma yaptığını söyleyebilirsiniz.
Tabi Erdoğan’ın bu konuşmada Türk ordusunun terör örgütlerine vurduğu darbeyi, Filistin’in devlet olarak tanınması gerektiğini ve dünyanın beşten büyük olduğunu Londralı elitlerin yüzüne bakarak söylediğini düşünürsek, bu ziyaretin diğerlerinden ayrıştığı açıktır. İmamoğlu Chatham House’dan sonra Londra Belediye başkanıyla görüşmüş ve yaptığı paylaşımda, İstanbul ve Londra’nın hiç olmadığı kadar “ortak akılla” çalışacağını söylemişti. Gerçekten de İmamoğlu’nun dediği gibi olmuştu. İstanbul bir kar felaketi yaşarken İstanbul Büyükşehir belediye başkanı İngiliz büyükelçisiyle yemek yerken belli ki bahsettiği ortak aklı bu İngiliz’den almıştı. Zaten İmamoğlu’nun İstanbul’a hizmet etmeyi değil onu siyasi amaçları için bir basamak olarak kullanmak istediği de ilk günden anlaşılıyordu. Belediye başkanı olarak mazbatasını alır almaz Rum medyasına demeç verip Türkiye’nin dış politikası hakkında yorumlarda bulunmuştu.
Türkiye’nin kendi meselelerini Yunan, İngiliz ve Fransız medyasına şikayet etmesi de İmamoğlu’nun siyasi gelecek hesapları için batının gözüne girme çabasında başka bir şey değildi. İstanbul’da metrolar arızalanırken bir belediye başkanının Almanya Cumhurbaşkanıyla birlikte olması da bunun göstergesi. Tabi ki İmamoğlu değil ama ona akıl veren İngiliz aklı bu ziyaretle bir mesaj daha veriyor olabilir. Çünkü Türkiye’nin başlattığı Irak Kalkınma Yolu projesi Almanya’nın da içinde bulunduğu diğer ticaret yollarını devre dışı bırakıyor. Evet bugün küresel ekonomiyi ve siyaseti dönüştürmeye aday en büyük proje Çin’in Bir Kuşak Yol projesiydi. Bu proje ABD’nin ekonomik ve siyasi gücünü elinden alma iddiasındaydı.
ABD buna cevap olarak Hindistan ile birlikte 2023’te Hindistan Ortadoğu ve Avrupa Ekonomi Koridorunu ya da kısaca IMEC’i duyurdu. ABD böylece Çin’in Bir Kuşak Yol projesine cevap vermiş ve Almanya gibi Avrupa ülkelerini yeniden kendi safına çekmeye başlamıştı. Tabi ABD IMEC projesinde bölgedeki en kritik ülkelerden biri olan Türkiye’yi devre dışı bırakmış ve güzergahı, İsrail ve Süveyş Kanalı üzerinden Avrupa’ya uzanacak şekilde belirlemişti. İşte Türkiye ABD ve Avrupa’nın kendisini oyun dışına itmeye çalışan IMEC projesine Irak Kalkınma Yolu ile yanıt vermiş oldu. Türkiye Kalkınma Yolu ile İsrail’i ve Süveyş Kanalı’nı devre dışı bırakıyor ve yeni güzergahı Basra Körfezi’nden başlayarak Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırmayı hedefliyordu. Süveyş Kanalı’ndaki ticaret, İsrail’in Filistin’deki saldırılarından sonra zaten %50 azalmıştı ve böylece IMEC Bloomberg’ün ifadesiyle fiilen rafa kalkmış durumdaydı.
Irak Kalkınma Yolu, Süveyş Kanalı’ndaki ticareti 35 günden 20-25 güne kadar kısaltmayı vaadediyor. Yani her halükarda artan maliyetlerle Süveyş Kanalı’nın cazibesini kaybetmesi kaçınılmaz olacak. Böylece Türkiye hem Çin’in Orta Koridoru hem de Kalkınma Yolu ile Irak’tan Londra’ya kadar kara ve demiryollarıyla Avrupa’nın her yerine seyahat ve ticaret imkanı sunacak. Kalkınma Yolu Projesi önündeki iki temel engeli, PKK ve İran. Ancak Türkiye Bağdat yönetimiyle ciddi bir karar aldı ve PKK’yı tamamen bitirme konusunda anlaşmaya vardılar. Yani proje her şeyden önce Türkiye’nin 50 yıllık PKK terörünü bitirmesini sağlayabilir.
Olası diğer sorun da İran’ın projeye bakışı. Çünkü Kalkınma Yolu İran için zor bir rekabeti getirecek ve İran limanlarının önemini azaltacak. Kalkınma Yolu aynı zamanda İran’ın Avrupa’nın enerji tedarikini de engelleyebilir, çünkü projeyle, Irak petrolünün Avrupa’ya Türkiye üzerinden ihracatı da kolaylaşacak. İran da Türkiye gibi IMEC projesine dahil edilmemişti. Bu durumda İran daha fazla Çin’in etkisi altına girecektir. Tabi İran, bölgede ilişkileri geliştirmek adına Kalkınma Yolu Projesi’ne dahil olması konusunda ikna da edilebilir.
Çünkü Türkiye hali hazırda Rus gazını Avrupa’ya taşıyan transit noktası olduğu gibi, sadece Irak petrolünü değil, hem Katar hem de İran’ın petrol ve doğalgazını da Avrupa’ya taşıyarak, enerji merkezi konumunu pekiştirebilir. Irak Kalkınma Yolu sadece ABD’nin değil Çin’in planlarına da zorluk çıkarabilir. Çünkü Çin’in Bir Kuşak Yol projesinin deniz ayağında Süveyş Kanalı var ve Kalkınma Yolu’nun Süveyş’i bypass edeceğinden bahsetmiştim. Bu yüzden Çinliler aynı endişeyle Irak ile görüşüp Kalkınma Yolu’nun Bir Kuşak Projesiyle uyumunu artırmak istediklerini söylemişlerdi. İşte Türkiye Kalkınma Yolu Projesiyle adeta tarihsel Bağdat Demiryolunu tekrar hayata geçirdiği ve Almanya’nın içinde bulunduğu IMEC projesine darbe vurduğu gün, Almanya Cumhurbaşkanı devlet başkanımızın ülkede olmadığı sırada bir belediye başkanını ziyaret ediyor ve ilk görüşmeyi de kendi inşa ettikleri Sirkeci Garı’nda yaparak adeta gitmeniz gereken yol burası, yanlış yoldasınız mesajı veriyordu. Sonuç olarak Türkiye’nin öncülük ettiği Irak Kalkınma Yolu projesinin sadece bölgesel değil küresel ölçekte de dengeleri değiştireceği ve oyun kurucu olacağı ortada.
Tabi bu oyun kolay bir oyun olmayacak.
Çünkü bir tek örneğini anlattığım küresel siyaset, taşlarını sadece ülkenizin sınırları dışında oynattığınız bir satranç oyunu değil, rakiplerinizin, sınırlarınız içinde de oynatacak taşları olduğu çok boyutlu bir savaş.